Asıl adı Henriette Markovitch olan Dora Maar, 22 kasım 1907’de Paris’te doğmuştu. Hırvat bir baba ile Fransız bir annenin çocuğu olan Dora, sanata olan tutkusuyla Academia Julian sanat okulunda eğitim görmüş ve Dora’nın fotoğraf alanındaki yeteneğinin keşfedilmesiyle resimden çok fotoğraf alanıyla ilgilenmeye başlamıştı. Yeteneğini kanıtlayan çalışmaları, güzelliği ve avangard tarzıyla sanat camiasına kolayca uyum sağlayan Dora, ünlü ressam Picasso ile ilişkisinin başladığı 1936 yılında, mesleğinde kendi tarzını kabul ettirmiş bir fotoğrafçıydı. Sevgilisinin eserlerinde de sıkça yer alarak ona ilham kaynağı olan Dora, Picasso’nun portrelerinde ‘ağlayan kadın’ olarak resmedilmişti. Picasso ile birlikteliği süresinde ondan etkilenen Dora da, resim yapmaya başlamıştı.
Picasso, tüm sevgililerine acı çektiren beraber olması oldukça zor bir insandı. Dora’yı diğer sevgilileriyle sürekli bir mücadele, kıyaslanma ve aşağılanma durumunda bırakıyordu. Dora’nın, Picasso ile 1943’e dek yedi sene süren aşklarının ardından ruhsal durumu iyice bozulmuştu. İlişkilerinin ardından ruhsal sağlığı bozularak yavaş yavaş toplumdan uzaklaşmaya başlayan Dora, 89 yaşında Paris’teki evinde öldü. Picasso’yla olan ilişkisi bittikten sonra hiçbir erkekle beraber olmayacağını söyleyen Dora, ‘’Benim için Picasso’dan sonra sadece Tanrı var’’ diyerek hayatının geri kalanını resme ve dine adamıştı. Ömrünün son günlerine kadar resim yapmaya devam etmiş ve hiçbir zaman tekrar aşık olmamıştı…
I
II
III
IV
Yazan: Hilal Altun
Yorum Yazın Yorumu iptal et