Yaratma dediğimiz itilim; bilinç eşiği ile bilinçdışının konuşan sesidir. Fakındalık düzeyimizin altındaki derinlikten ve nevrozlardan, bilinçdışı etkilerle fırlayıp gelen fikirlerin oluşturduğu türden bir kavramdır. Bunu ortaya çıkaran ise en güzel fikirlerin Einstein'in traş olurken, bilincin gevşeme halindeyken birden belirivermesi gibi bir süreçtir. Bu farkındalığın barındığı yer ise bilindışı okyanusudur.
Alışılmadık fikirlerin ortaya çıkması için zihnin, dalgınlık ya da Freud'un gündüz rüyaları tanımının serbest kalması durumunda, iç kontrollerin gevşemesi halinde ortaya çıkar.
Bilinçdışı; yaşantının daha derinliklerine varıldığı çehresi veya kaynağıdır. Bu tanımıyla yaratıcılık; bilinçdışı yaşantılardan ve sanatçının nevrozlarından beslenir. Bilinçdışı çalışmanın olanaklılığı ise ancak bilinçli bir çalışmanın sürdürülmesi ile olacaktır.
May'a göre nevrozlar insan soyuna verilmiş olumlu lanetlerden biridir. Çünkü yaratıcılık sürecinde sanatçı, bu lanete gereksinim duyar. Yahut nevrozlar sanatçıyı yaratma eylemine itkiler.
Richard Farson; toplumun en değerli insanlarının kötü çocukluk şartlarından geldiğini vurgular. Rollo May ise bu tip insanlarda iyi ve uyumlu kişi durumuna rastlanmadığına ve bu tip insanların, büyük ressamlar, heykeltraşlar, mimarlar, müzisyenler olmalarının çok nadiren karşımıza çıktığını belirtir
Klasik psikanaliz kuramları ise sanatçıyı hasta ilan ederler. Fakat sanatçının psikanalizin kendilerini bu yorumundan kurtarıcısı olarak sanat; kendi başına yaratıcı bir tip olarak ortaya koyar. Bu tanımıyla nevrotik ve sanatçının her ikisinin de insan soyunun bilinçdışında yaşadıkları için, bize sonraları tüm toplumu saracak olan yolu gösterirler. Çünkü sanatçılar insanoğlunun kafa tutma gücünün taşıyıcılarıdır.
''Her çağ kendi tinsellik tasarısını kendisi için yeniden bulmalıdır. Modern çağda tinsel tasarı için en etkili metaforlardan biri 'sanat'tır.''
Asiye Şahin/2016
KaynakMetis yayınları/Rollo May/Yaratma Cesareti/2013
Yorum Yazın Yorumu iptal et